15 Ocak 2009 Perşembe

Bu blog başka adreste devam ediyor

.

Bu blog 15 Ocak tarihinden itibaren http://blog.tkaraca.com/ devam ediyor

14 Ocak 2009 Çarşamba

Teknolojiye yakın olun ve takibedin

Teknolojiye yakın olun ve takibedin, ancak bunu yaparken sadece üretim-otomasyon olarak düşünmeyin,bugün yaşamımıza giren bir çok yenilik hem zaman, hem para tasarrufu sağladığı gibi iş ve çalışma verimimizi de artırıyor.

Bunların birçok örneği var, muhtemelen bunların birçoğunu kullanıyorsunuz ama tekrar üzerinden gitmekte yarar var, belki bize yeni şeyler hatırlatır.

Telefon yerine, özellikle uluslararası görüşmelerde VOIP (internet protokolü üzerinden ses )kullanın. Bu özellik bir çok chat programında olmasına karşılık çok daha güvenilir profesyonel programlar kullanabilirsiniz, bunların çoğunda PC-PC ( bilgisayardan -bilgisayara) görüşmeler bedava, görüntülü ve konferans konuşma yapmaya olanak veriyor. Ayrıca PC-Phone, özellikle uluslar arası görüşmelerde çok ama çok ucuz.

Ben son 6 yıldır tüm uluslar arası görüşmelerimde VOIP kullanıyorum, günde en az 4-5 kez uluslar arası görüşmeme ve zaman zaman da konferans görüşmeler başlatmama rağmen haftalık görüşme giderlerim çok seyrek olarak 20 TL’yi geçiyor. Tabi bu tür şeylerde kredi kartı kullanmak gerekiyor.

İnternette kredi kartı kullanmaktan korkuyormusunuz? Haklısınız, ama bunun çözümü de kolay, gidin bankanızdan bir sanal kart veya debit kart alın, bu kartla zaten bu işlerde sizi korumak için.

Türkiye internet kullanımında bir çok batılı ülkeden ileride, yapabileceğiniz tüm işlemleri internet üzerinden yapın, bankacılık, sigorta, vergi. Hem zaman, hem de maliyet üzerinde çok etkisi olduğunu göreceksiniz.

Ne olur artık mail yazışmalarınızı, hotmail, yahoo gibi kaynakları kullanarak yapmayın. Şirketiniz için alan adı alın, com uzantılı alan adlarının yıllık masrafı 8-10 lirayı geçmiyor.

Hotmail,yahoo gibi mail adresleri kimliksiz olduğu gibi, sizin teknolojiden ne kadar uzak olduğunuzu veya ne kadar önemsemez olduğunuzun bir göstergesidir. Kartvizitinizin üzerindeki mail adresinizde şirketinizin alan adı olsun, sadece sizin değil tüm çalışanlarınızın.

Alan adınızı aldığınıza göre artık bir web sitenizin olması da gerekmez mi? Bu devirde gerekir, kendinizi tanıtacağınız en ucuz en evrensel medya. Tekrar söylüyorum, pahalı şeyler değil, yıllık masrafınızı çok düşük (200-300 TL) seviyelerinde tutma şansınız var.

Bir çok ticari sitenin altında size alan veriyorlar ama kimliğinizden ödün vermeyin lütfen KENDİ ALAN ADINIZI ALIN VE KULLANIN.

WEB sitenizin tasarımı bitene kadar boş bırakmayın, en azından şirket adı, adresi gibi temel şeyleri koyun ve sitenin inşa halinde olduğunu belirtin.

Ama bu inşaat süresini de fazla tutmayın.

Microsoft programları (ofis vs. gibi) çok pahalı geldiğinden hala çok eski versiyonlarını kullanıyorsunuz. Hiç gerek yok, artık en pahalı programların bile ücretsiz muadili var, buna en güzel örnek de Open Offise, ve bu programların çoğu da Türkçeleştirilmiş durumda. İşinize yarayacak yaşamınızı kolaylaştıracak öyle çok programlar bulabilirsiniz ki.

Bu konuda yazacak daha çok şey var ve yazmaya devam edeceğim. Ama sizde biraz araştırın ve hatta aklınıza gelenleri, bulduklarınızı buraya ekleyin.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Araştırmama yardımcı olurmusunuz ?

İş Planı konusunda yapmakta olduğum bir araştırma var, Araştırmada kesinlikle şirket ismi sorulmamaktadır ve toplanan bilgiler hiç bir şekilde bireysel olarak kullanılmayacak sadece toplu istatistikler olarak kullanılacaktır.

Araştırmanın amacı, Türkiyede'ki küçük ve orta boy işletmelerin, İş Planı (Business Plan) kavramını ne kadar kavradıkları, kullanıp kullanmadıklarıdır.


Arzu eden katılımcılar ile araştırma sona erdiğinde araştırmanın sonuçları paylaşılacaktır.

Vaktinizi ayırır ve araştırma sorularını yanıtlarsanız bana çok yardımcı olursunuz. Bunun için bu bağlantıyı tıklamanız yeterli.

Şimdiden teşekkürler.

11 Ocak 2009 Pazar

Alışveriş yaparken elinize aldığınız şeyleri uzun süre tutmayın !!

Ohio State University ve Illinoi State Universiy'nin yaptığı bir dizi araştırma sonucu insanların alışveriş yaparken ellerinde uzun süre ile tuttukları şeyleri almaya ve hatta daha fazla fiyat ödeyerek almaya eğilim gösterdiklerini bulmuşlar.

Yapılan araştırmada iki grup denek ve basit bir kahve fincanı kullanılmış. Birinci grubun fincanı sadece 10 saniye ellerinde tutarak incelemelerine, ikinci grubun ise 30 saniye süre ile bunu tutmalarına Daha sonra yapılan açık artırmalarda ikinci grupta olanların fiyat artırma eğilimlerinin daha fazla olduğu belirlenmiş, hatta fincanın raf satış fiyatının belirtildiği durumlarda bile ikinci gruptakilerin bu fiyatın da üzerine çıktıkları gözlemlenmiş.

Araştırmacılar bunu, insanların ellerinde tuttukları şeylere daha fazla bağlandıklarına yorumlamışlar.

Alışveriş yaparken aklınızda olsun.

journal Judgment and Decision Making

10 Ocak 2009 Cumartesi

Vizyon budur

Twitter'da gezinirken rastladım, Vizyonda anlatmaya çalıştığım herşey gayet güzel bir şekilde ortaya konmuş, teşekkürler Tunç Kılınç (umarım doğru yazdım).

2009 da Küçük İşletme Sahiplerinin Yapması Gereken 10 Küçük Şey

Bugün, OPENFORUM'da (http://blogs.openforum.com) Guy Kawasaki'nin, ''2009 da Küçük İşletme Sahiplerinin Yapması Gereken 10 Küçük Şey'' (http://blogs.openforum.com/2008/12/31/ten-tiny-things-every-small-business-owner-should-do-in-2009/) makalesini okudum. 31 Aralık'da yayımlanmış (okuma listemde gecikmişim), çok hoşuma gitti ve paylaşmak istedim, aslında bu konulardan bazılarını profesyonellik yaşamımda uygulamıştım ama sanırım tüm aşağıdakileri sadece küçük değil tüm işletme sahip ve yöneticileri zaman, zaman uygulamalı. İnanın kendiniz ve şirketiniz hakkında çok şey öğreneceksiniz.

1.Şirketi bir müşteri gibi arayın, telefon sisteminizin ve operatörün nasıl davrandığını görün. (TK notu – Banka – GSM Operatörleri bunu bir deneyin ve zaman zaman 45 dakika müzik dinlemenin tadına varın.)

2.WEB sitenizin iletişim veya bize ulaşın bölümü var mı kontrol edin, yoksa hemen ekleyin. (TK notu – Bence bir harita eklemek de gerekli.)

3.Şirketinizin müşteri hizmetlerine bir mail gönderin ve yanıtlanıp yanıtlanmadığını gözleyin.

4.Müşteri hizmetlerine gelen 1-2 telefonu ve maili (tabiki sizin gönderdiğinizi değil) cevaplayın.

5.Bir satış elemanınız ile satış ziyaretine ve bir servis elemanınız ile servis ziyaretine gidin.

6.Şirketinizin kullandığı dökümanlardan (müşteriye verilen) veya kullanım talimatlarından birini okuyun. Gözlüksüz okuyabiliyorsanız bonus kazandınız.

7.Şirketiniz ürünlerinden birine ilişkin kullanım talimatını kaybettiğinizi düşünün ve bunu Web sitenizide bulup bulamıyacağınızı araştırın.

8.Ürünlerinizden birinin intenet siteniz üzerinden kaydını yaptırın ve ürünüm seri numarasını bulup bulamadığınızı, okuyup okuyamadığınızı kontrol edin. Gözlüksüz okuyabiliyorsanız bonus, kayıt işlemi sırasında verifikasyon amaçlı kullanılan harfleri okuyabiliyorsanız bor bonus daha.

9.E-maillerinize imza ekleyin. İmza, maillerinizin sonuna otomatik olarak eklenen, sizin koordinatlarınızı içeren blok bir yazıdır. Mail alıcısını, sizin adres ve telefonlarınızı bulma çabasından kurtaracaksınız.

10.Twitter'a üye olun şirket adınız, ürününüz, rakiplerinizin adı ve ürünü veya sektörünüz ile ilgili bir terim kullanarak arama yapın. (Bu ülkemiz için geçerli olmasa bile, bunun yerini alabilecek bir çok arama yapabilirsiniz, inanın sonuçları sizin için çok yol gösterici olacaktır.

9 Ocak 2009 Cuma

Planlar Yanlıştır ama Yaşamsal Önem Taşır

İşte size güzel bir ikilem. Unutmayın en az plan kadar hatta belki de daha önemli olan planlama sürecinin kendisidir.

Bir çok kimse, küresel krizin bu kadar çabuk ve bu kadar derin geleceğini düşünmemişti. Şimdi, daha önce İş Planı yapmış olanlar, bu planların üzerinden geçiyor ve revize ediyor, düzeltmeler yapıyor ve bu düzeltmelerin onları nereye götüreceğini görerek gerekirse yeniden düzeltmeler yapıyor.

İş Planları olduğu için bir çok bilgi ve parametre önlerinde, bunları tekrar tekrar duruma göre değiştirerek önlerini görmeye çalışıyorlar, gerekli müdahaleleri yaparak yollarını açıyorlar.

İş Planı olmayanların ellerinde geçtikleri yolların haritası olmadığı gibi gidecekleri yeri ve yolu bulma çabaları daha fazla olacak ve önlerini görmek için daha fazla zaman harcayacaklar, ancak gün, zaman kaybedecek gün değil. Bu gruba giren işletmeler, en kısa sürede İŞ Planı yapmaya başlamalılar, hala çok geç değil bir çoğu için.

İş Planı olanlar ise nereden, nereye, nasıl geldiklerini görebildiklerinden, nerey nasıl gideceklerini de görebiliyorlar ve gerekli önlemleri alacak düzeltmeleri yapıyorlar.

Tekrarlamakta yarar var, İŞ Planı yapmanın en önemli taraflarından biri de İş Planı yapma sürecidir.

İş Planı, yapıldığı andan itibaren değisen parametreler doğrultusunda yanlıştır, ancak 1-2 ay sonra geri dönerek yanlışların nerede ve ne yönde olduğunu görerek size yeni bir yol haritası çizme olanağı sağlıyacaktır.


7 Ocak 2009 Çarşamba

Şirket Misyonu


TDK, ‘misyon’ kelimesini ‘bir kimseye veya kurula verilen özel görev’ olarak tanımlıyor.


Evet, herhangi bir şirketin de misyonu vardır, tabi ki ticari şirketlerin ana misyonu kar elde etmektir, ancak bu, misyondan çok ana hedeftir. Kar edemeyen ticari bir kuruluşun yaşamasına olanak yoktur, ve şirket misyonu, bunu nasıl yapmayı düşündüğünü gösterir. Bu hedefe varabilmek için en önemli misyonumuz, müşteri kazanmak ve bu müşteriyi elimizde tutabilmektir.

Şirket misyonu genelde, şirketin varlığını sağlayan ürün veya hizmetin amacını açıklamaya yöneliktir.

İyi tanımlanmış bir misyon, kısa ve kolay hatırlanabilir olmalı, müşteriye sunulan ürün veya hizmete odaklanmış olmalıdır.

Misyon, aynı zamanda müşteriye vermiş olduğumuz sözü, taahhüdü, şirketin müşteriye karşı olan sorumluluğunu da ortaya koyan bir kavramdır.

Müşteriye satış yaparken ona olan taahhüdümüz nedir, ona bu mal veya hizmet ile hangi ihtiyacını yerine getirmenin sözünü veriyoruz ? Hangi şartları gerçekleştiremediğimiz zaman müşterinin parasını geri öder ve özür dileriz ?

Bu soruların yanıtı, şirketin varlığını belirleyen noktalardır.

Tüm bunları belirlemeye başladığınız zaman, İş Planının misyon bölümünü hazırlamaya başlamış sayılırsınız.

Genelde misyon, kısa, güçlü ve şirketi (işi) tanılayan kısa ve özlü bir mesaj niteliğindedir.

Başlangıçta, tüm yukarıdakileri gözönüne aldığınızda, misyon tanımınız 2-3 cümleden oluşacaktır ancak zaman içerisinde, düşündükçe, çalışanlarınız ile tartıştıkca ve yaşadıklarınız misyon tanımını daha kısa, güçlü ve vurucu hale getirecektir.

Örnek : NIKE – Just do it

Unutmayın, misyon tanımı parasal olmamalıdır, parasal hedefleriniz İş Planının finansal bölümleri içerisinde yer alacaktır.

3 Ocak 2009 Cumartesi

İş Planı Ögeleri

Bir iş planının ana başlıkları aşağıdaki gibidir ancak hazırlanma amacına bağlı olarak bu başlıkların bazıları kullanılmayabilir, bazılarına daha fazla önem verilir ve sıralaması değiştirilebilir.

Alt başlıklar da İş Planının hazırlandığı amaç doğrultusunda değişiklik gösterecektir.

• Yönetici Özeti
• Şirketin ve Ortakların Tanımı
• Vizyon
• Misyon
• Ürün ve/veya Hizmetlerin Tanımı
• Sektörün Analizi
• Pazar Analizi
• Pazarlama ve Satış Planları
• Rekabet Analizi
• Fiyatlandırma Analizi
• Yönetim Ekibinin Tanımı
• Organizasyon Şeması
• Finanasal Plan ve Analizler
• Ekler